TEKNOLOJİ HER YERDE
Bir kısır döngünün içindeyiz ve döngü gittikçe daha hızlanıyor. Şöyle ki; teknoloji geliştikçe her geçen gün hayatımıza daha fazla giriyor. Hayatımıza daha fazla girdikçe teknolojiye bağımlılığımız artıyor. Dolayısı ile daha fazla teknolojiye ihtiyaç duyuyoruz ve her gün hayatımıza daha fazla teknoloji giriyor.
Çok değil, 20 yıl önce bir çok aritmetik işlemi zihnimizden kolaylıkla yapabilirdik. Birkaç basamaklı sayıları rahatlıkla toplar, çıkarırdık. Milyonlar para birimi olarak kullanılırken bile alışverişte cebimizdeki parayı, alacağımız ürünlerin fiyatlarını, para üstünü kolaylıkla hesaplayabilirdik. Ne zaman ki hesap makinaları hayatımıza daha çok girdi, süpermarketlerde barkod okuyuculu kasalar yaygınlaştı, zihnimizin bu bölümünü kullanmaz olduk.
Teknoloji uzmanları, teknolojinin insan hayatını hatta evrimini ciddi şekilde etkilediğini söylüyorlar. Nasıl ki artık aritmetik işlem yapabilmek bir yetenek olmaktan çıktı, gelişen teknoloji ile bazı başka yeteneklerimizi de bir süre sonra kullanmaz olacağız. Dolayısı ile kullanılmayan bir özelliğimiz daha zamanla yok olacak. Örneğin, “Yön bulma”. Uzmanlar, her cebe giren akıllı telefonlar ve her arabanın ayrılmaz parçası haline gelen navigasyon cihazları sebebiyle birkaç nesil sonra doğal bir yeteneğimiz olan “Yön bulma”nın artık yok olacağını düşünüyorlar.
Teknolojinin bu denli hayatın bir parçası olduğu günümüzde, teknolojinin kullanılma yaşının gün geçtikçe düşüyor olması da çok normal. Ödevler artık bilgisayarda hazırlanıyor. Bu bir zorunluluk. Artık evlerimizde ansiklopedi yok. Çocuklar bunun ne olduğunu bilmiyorlar çünkü araştırma artık internetten yapılıyor. Bilgisayar kullanımı ile ilgili dersler her geçen yıl daha küçük sınıflara girmeye başlıyor. Dahası, bilgisayar dışında da teknolojiyle ilgili dersler ve konular müfredatlara giriyor. Robotik dersleri gittikçe yaygınlaşıyor. Yarışmalar öğrencileri “teknoloji” ile ilgili konulara her geçen gün daha çok yönlendiriyor.
Aslında teknolojinin akademik hayattaki yaygınlığını bu kadar arttırmasının asıl sebebi artık teknolojinin özel hayatın bir parçası olması. Okullar çocukları okul sonrası hayata daha iyi hazırlamak için teknolojiye bu kadar ağırlık vermek zorunda hissediyorlar çünkü özel hayatta artık herşey teknolojiye bağımlı. Artık bankacılık işlemlerini cep telefonumuz üzerinden yapıyoruz. TV’yi tabletimizden izliyoruz. Alışverişi bilgisayarımızdan yapıyoruz. Spor için açık havaya çıkmıyor, oyun konsolumuza bir spor uygulaması satın alıyoruz. Sosyal hayatımız internet üzerinde. Arkadaşlarımız, özgeçmişimiz, iş ilişkilerimiz, vergilerimiz, herşey ama herşey artık teknolojik bir platforma taşınmış durumda. İnsanların ilk kez aya ayak basmalarını sağlayan Apollo 11’in kumanda ve navigasyonunu yürüten Apollo Guidance Computer (AGC) sadece 64KiloByte hafızaya sahipti. Yani şu anda kullanılan ortalama bir akıllı cep telefonu sayesinde, aya giden uzay gemisinin bilgisayarının yaklaşık 1.000.000 (evet, yanlış okumadınız, yazı ile: birmilyon) katı kadar kuvvetli cihazları cebimizde taşıyoruz.
Apollo Guidance Computer (computerweekly.com)
Bu durum her geçen gün daha da yaygınlaşmaya devam ediyor ve edecek. Artık giyilebilir teknolojilere hazırlanıyoruz. Saatlerimiz ve gözlüklerimiz üzerinden internetteki her bilgiye erişebileceğiz. Böylece teknoloji hayatımızda daha fazla yer etmeye devam edecek. Henüz “Terminatör” ler için biraz erken ama yarın ne gösterir şimdiden öngörmek zor.
Hal böyle iken, büyük şehirlerdeki standart bir ailenin eve toplandıktan sonra yaptıkları iş aynı çatı altında kendi -teknolojik- dünyalarına kapanmak oluyor. TV’de, bilgisayarda, tablette, cep telefonunda herkes kendi “sanal” dünyası üzerinde kendi hayatına kapanıyor.
TEKNOLOJİNİN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİ
Bu durum çok da sağlıklı değil. Psikolojik ve anatomik olarak sağlığa olan zararları uzmanları tarafından her geçen gün dile getiriliyor. Ancak daha da tehlikelisi teknolojik cihazların yaydığı elektromanyetik dalgaların sağlığa zararları. Bu konunun yeterinde dile getirilmediğini söylemek mümkün. Çünkü tehlike gerçekten çok büyük.
Eletromanyetik Ev Aletleri (BTHK)
Evet, internet üzerinden erişilen içeriğin ya da sanal ortamda karşılaşılan kötü niyetli kişilerin verebileceği zararlar çok büyük. Ayrıca çocukların teknolojik cihazları kullanırken geçirdikleri zamanın taze beyinlerine olumsuz etkisi de çok büyük ancak bu yazının konusu biraz daha farklı.
Çok değil, bundan 10-15 yıl öncesine kadar tüm basın-yayın organları sigara reklamları ile doluydu. Üreticilerin en büyük tezi ise sigaranın sağlığa direk zararları ile ilgili yeterince bilimsel bulgunun olmadığı yönündeydi. Yani sigaranın sağlığa zararlı olmadığını iddia ediyorlardı. Bugün ise bırakın reklamını yapmayı, artık sigara paketlerinin üzerinde marka yazılmasının bile yasaklanması gündemde. Düşünsenize yasal yollardan bir ürün üretiyor ve satıyorsunuz, verginizi ödüyorsunuz, ama markanızı ürettiğiniz ürünün paketine yazamıyorsunuz. Adil değil öyle değil mi? Peki neden? Çünkü bu ürünün sağlığa ciddi zararları var.
Gelecekte sağlığa zararları daha da netleştikçe, belki de teknoloji konusunda yaklaşımlar da değişecektir. Muhtemelen, sağlığa daha zararsız teknolojilerin de gelişmesi mümkün olacaktır. Ancak bugün kullandığımız ürünler gerçekten de çok zararlı. Özellikle çocuklarımız için.
Günümüzde çocuklarımızı korumamız gereken şeyler çok fazla. Gittikçe de artıyor. Artık yedikleri bisküvi veya çikolatadan, okulda kullandıkları pastel boyaya, oynadıkları oyuncaktan, giydikleri ayakkabıya kadar zararlı ürünlerden korumamız gerekiyor çocuklarımızı. Teknoloji geliştikçe bir yandan daha önce kullandığımız bir çok materyalin aslında ne kadar sağlığa zararlı olduğunu öğrenirken, diğer yandan da aynı gelişmiş teknoloji kullanılarak bilinmedik yeni zararlı materyallerin de üretilmesi kolaylaşıyor.
Öte yandan çocuklarımızın kullanmasına izin verdiğimiz veya bizzat kendi kullandığımız cihazların yaydığı elektromanyetik dalgalar da sağlığa gözle görülemeyen ancak ciddi zararlar veriyor. Çocuklar da gelişme çağında olduklarından dolayı bu zararlardan yetişkinlere göre daha fazla zarar görüyorlar. Bu konudan etkilenmesi potansiyel bir başka grup da tabii ki hamileler ve karınlarındaki bebekleri.
Eletromanyetik Dalgaların Bebeklere Etkisi – (davidicke.com)
PEKİ NE YAPMALI?
Yukarıda teknolojinin hayatımızda ne kadar önemli ve büyük bir yer kapladığını anlattıktan sonra hiç bir elektronik cihaz kullanmamayı tavsiye etmek veya çocuklara bilgisayar kullandırmamayı önermek tabii ki tutarsızlık olur. Ancak az ya da çok yapılabilecek bir şeyler olduğu gerçek. Çocuklarımızı cam fanuslar içinde yetiştirmek mümkün değil. Ya da tüm toplumdan soyutlamak. Ama günlük hayatta aldıkları (tabii ki bizim de aldığımız) elektromanyetik dalgaları azaltmak mümkün.
Alabileceğiniz bazı basit önlemleri aşağıda bulabilirsiniz:
1. Mümkünse kablosuz modem kullanmamak. Tüm data bağlantılarını kablo üzerinden sağlamak.
2. Bu mümkün değilse, evlerimizde kullandığımız kablosuz erişim sağlayan modemleri yatak odalarımıza, özellikle de çocuklarımızın yatak odalarına ve en çok vakit geçirdikleri ortamlara en uzak noktaya kurmak.
3. Kullanmadığımızda modemin kablosuz erişimini kapatmak (her ne kadar şifre ile koruyor olsanız da bu sayede çevreden başkalarının haberiniz olmadan internet bağlantınıza girme riskini de ortadan kaldırmış olursunuz).
4. Cep telefonlarını kablolu kulaklık ile kullanmak, çocuklarımızın da bu şekilde kullanmasını sağlamak.
5. Cep telefonları ses görüşmesi yaparken çevresine en yüksek elektromanyetik dalga yaydıkları zamanlar görüşmenin ilk başladığı anlardır. Yani arama yaparken, numarayı yazıp ara tuşuna bastığınız andan, karşı taraf telefonunu açtığı ana kadar geçen zaman. Bu süre zarfında telefonu kendimizden ve çocuklarımızdan uzakta tutmak çok onemli.
6. Cep telefonlarını mümkünse banyo ve asansör gibi küçük, kapalı ve duvarları yansıtma özelliği olan ayna, fayans ya da metal ağırlıklı malzeme ile kaplı olan yerlerde kullanmamaya çalışmak.
7. Cep telefonlarının kablosuz (WiFi, Bluetooth) ve 3G bağlantı özelliklerini kullanmadığımızda kapalı tutmak. Bu sayede telefonların pillerinin de daha uzun süre dayanmasını sağlamak mümkün.
8. Çocuklar cep telefonu ya da tablet ile oynarken internet bağlantısına ihtiyaç duyan bir oyun kullanmıyorlarsa, cihazı uçak moduna almak..
Teknolojinin bu denli hayatımıza girdiği bir ortamda bu tavsiyeler paranoyaklık gibi görülebilir çünkü zaten evimiz dışında her yer elektromanyetik dalgalarla dolu. Ancak unutayın ki çocuklarımızı bu zararlı dalgalardan bir birim bile koruyabilsek, bir birim bile daha az elektromanyetik dalga almalarını sağlasak onların daha az zarar görmelerini sağlamış oluruz ki daha az zarar iyi bir şeydir.
Umarız teknolojinin gelecekte sağlığa daha az zarar vermesi mümkün olabilir. Ancak günümüzde bize düşen çocuklarımızı elimizden geldiğince korumak. Ve bu her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.
Bir yanıt bırakın