ZARİF BASİTLİK YA DA DİĞER ADI ILE ŞİBUMİ

Şibumi

image
“Anlatılmayacak bir niteliği tarif etme çabası. Bildiğin gibi şibumi, sıradan, olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri anlatır. Şöyle düşün; O kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok. O kadar dokunaklı bir olay ki, güzel olmasına gerek yok. O kadar gerçek ki, sahici olmasına gerek yok. Şibumi demek, bilgiden çok anlayış demek. İfade dolu bir sessizlik demek. Kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçak gönüllülük demek. Sanatta Şibumi zarif bir basitliği ifade eder. Buna sabi denir. Felsefedeyse kendini wabi olarak gösterir. Büyük bir ruhsal rahatlıktır ama pasiflik değildir. Bir insanın kişiliğindeyse…nasıl söylemeli… Hakimiyet peşinde olmayan otorite mi? Onun gibi bir şey…”

“Anlatılamayacak bir niteliği tarif etme çabası”

İnsanı olduğu yerden alıp, çok uzaklara taşıyan bir kavram. “Şibumi”. Sadeliği ile şaşırtan. Güzelliği ile hayran bırakan. Ağırlığı altında ezen.

Bu ilginç kavram, tam da kendisine yakışan milletten, naifliği ile ünlü Japon’lardan çıkmış. Ve Amerikalı bir yazar da birçoklarına göre bir başyapıt olan kitabının tam merkezine yerleştirmiş. Üstüne üstlük, o kitaba bir de bu adı vermiş. Evet, Rodney William Whitaker’dan bahsediyoruz. Ya da tüm dünyanın onu daha iyi tanıdığı mahlasıyla Trevanian’dan.

1931 yılında Amerika’da doğan, 14 Aralık 2005’de İngiltere’de hayata veda eden bu ilginç adam, yazdığı kitaplarında Trevanian adını kullandı. Dahası, “Nicholas Seare” ve “Benat LeCagot” gibi başka takma isimlerle de başka birçok eseri yayınlandı. Yazar hakkında, Türkiye’de de yayınlanan bir diğer kitabı “Katya’nın Yazı” nın kapağında şunlar yazılıdır:

“Yarattığı kahramanlar kadar gizemli bir yazar. Kim olduğunu yalnızca yayıncısı, nerede olduğunu ise yalnızca kendisi biliyor. Şu anda hangi adreste oturduğu ise herkesten gizli…”

Evet, yazdığı kitapları yayıncısına posta yoluyla ileten, ödemelerini, takma isimle açtırdığı banka hesabı üzerinden alan, tüm hayatını bir gizlilik içerisinde yaşamış. Detayı açıklanmayan bir kronik akciğer hastalığı sebebiyle öldükten sonra defnedildiği mezarının yeri de yine vasiyeti üzerine açıklanmamış. Sebebi ne olursa olsun bu gizlilik perdesinin kendisine daha rahat yaşama ve hareket etme özgürlüğü tanıdığı çok açık.

Kitaba dönersek, karmaşık kurgulu bu maceranın içerisinde öyle çok şey, öyle çok farklı konu hakkında detay ve öyle şaşırtıcı sürprizler var ki, birçok okuyucu kitabı bir solukta bitirdiğini ve çok etkilendiğini söylemekte. Bu kitabı özetlemek çok kolay olmasa da deneyelim:

Kitabın baş kahramanının adı Nikolai Hel. Hatta tam adı Nicholai Alexandrovitch Hel. Kısaca Nikko. Annesi Rus, Babası Alman, Çin’de doğup Japonya’da büyüyen, altı dil konuşup beş dilde düşünebilen, Amerikan düşmanı bu terörist ve antiterörist aynı zamanda bir Go oyunu ustası, mükemmel bir mağaracı ve Bask bölgesinin bağımsızlığı için savaşan bir filozof. Gelişmiş bir önseziye sahip bu adamın net bir resmini bile çekmek mümkün olmuyor çünkü üzerinde yoğunlaşan dikkati hissediyor. Bir iskambil kağıdı ya da bir kurşun kalemle bir insanı bir çırpıda öldürebilecek yetenekte.

Kitapta ayrıca tüm Dünya’yı yöneten petrol grupları, bu grupların kontrolünde olan ve herkesi, herşeyi takip eden “Ana Şirket”, bu organizasyonun dünya üzerinde dönen her bilgiyi depolayan bilgisayarı “Şişko”, Amerika ile Arapların ilişkileri, Alman/Yahudi düşmanlığı, terör örgütleri, Japon Bahçeciliği, İkinci Dünya Savaşı gibi ilk bakışta birbiri ile alakasız görülen bir çok konu bir arada harmanlanmış durumda.

Kitap bunca alakasız konuyu öyle ustaca birleştirmekte ve öyle inandırıcı ve ayrıntılı şekilde resmetmektedir ki okuyucuya şaşırmak dışında alternatif bırakmamaktadır. Yazarın verdiği detaylar öyle gerçekçidir ki kitap içerisinde bir soygun ve bir cinsel deneyim ile ilgili bazı bölümler şuna benzer bir uyarı ile sansürlenmiştir. “Yazarın burada anlattıkları öyle detaylar içermektedir ki, okuyucuların bunları deneyerek kendilerine zarar vermemeleri için bu bölümler kitaptan çıkarılmıştır”. Yani bir nevi “Evde denemeyin” uyarısı.

Kitapla ilgili söylenecek çok söz olmasına rağmen iki detayla bitirelim:
-Kitapta, Nikko, aldığı Volvo arabasından öyle mutsuzdur ki, arabanın bir an önce parçalanması için onu her fırsatta tekmeleyerek veya taş atarak arabaya zarar vermeye çalışmaktadır. Kaldığı köydekiler ve şoförü bile. Ancak araba o kadar sağlamdır ki hala yürümektedir. Bir süre sonra Volvo araçlara yapılan bu hareketler yayılmakta ve dünyaca ünlü hale gelmekte, her yerden Volvo araç sahipleri arabalarına tekme atmaya başlamaktadır.
– Nikko, öldürülen arkadaşlarının intikamını almak için kendisinden yardım isteyen Hannah’a bir bölümde şöyle der:
“Mesleğimde antişans denilen unsur çok önemli yer tutar. İnsan ne kadar iyi eğitilmiş olursa olsun, ne kadar dikkatli, serinkanlı olursa olsun, yıllar boyunca tehlike belirtileri birikir ve günün birinde şansınızdan daha ağır basar. Antişans, daha fazla ağırlık kazanmış olur. Gerçi ben işimde pek şanslı olmuş sayılmam. Şansa hiç güvenmem. Ama kötü şanstan yolumun tıkandığını da pek bilmem. Yani ilerlerde bir yerde, birikmiş bir miktar kötü şans beni bekliyor demektir. Ne zaman paramı havaya atsam yazı düştü. Demek önümde yirmi yıllık turalar dönemi var.”
Kahramanımızın ya da yazarın, şans kavramı ile ilgili söyledikleri gerçekten dikkat çekici.

Sonuç olarak Şibumi okuyucusuna, muhteşem detaylar ve maceralarla dolu, üstelik felsefi fikirler de barındıran zekice bir içerik ve hoşça geçirilecek bir zaman dilimi vadediyor.

 

Yazımızı, kitabın Türkiye’de yayımlanmış farklı baskılarının ilginç kapakları ile sonlandıralım ve henüz okumamış olanları Şibumi’nin muhteşem dünyasına davet edelim.

 

imageimageimageimage

Altuğ TATLI hakkında 143 makale
1971 Çanakkale doğumluyum. İzmir’liyim. Birkaç kısa süreli kesinti dışında hayatımın tamamı yaşamayı çok sevdiğim ve bir parçası olmaktan gurur duyduğum İzmir’de geçti. Evli ve iki çocuk babasıyım.

1 geri izleme / bildirim

  1. KADER CESURLARA GÜLER - JOHN WICK - Live A+

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Lütfen aşağıdaki kodları giriniz (captcha) *